İncir Reçeli, dönemin ses getiren yerli yapımlarındandı. Başrollerinde Halil Sezai Paracıkoğlu ve Melike Güner var. Tabi ben "aykırıyım, popüler film izlemem" diyerek epeyi geciktim izlemekte. Ama izledikten sonra da bir iki kelam edesim geldi.
Konusu kısaca şöyle:
Metin 30'lu yaşlarda başarısız bir senaristtir. Bir gece, sık sık takıldığı bir barda, ayakta duramayacak kadar içmiş Duygu'yu evine götürür. Olaylar gelişir aşık olurlar.
Basit bir senaryo. Aslında güçlü bir senaryo olarak görünüyor ilk anda. Filmin havası da, çoğu yerli yapımdan daha başarılı. Boğuk bir atmosferde ağır bir dram çekmek yerine zaman zaman gülümseten ve renkli bir havası olan bir dram İncir Reçeli. Ama biraz dikkatli bakınca filmin tamamının sağdan soldan araklanmış olduğunu anlıyorsun.
Mesela filmin neşeli-dram havası Kaybedenler Kulübü'nden arak. Ha, aynı havada film çekmek yasak mı? Değil. Ama fazla benzemiş. Keşke Kaybedenler Kulübü'deki Kaan - Mete dostluğunu da araklasaymış senarist. Çünkü yardımcı oyuncu rolündeki Sinan Çalışkanoğlu hiç yardımcı olmuyor filme. Başrole yardım etmek yerine bir çok filmden tanıdığımız morali hep iyi, komik kanka rolünü üstleniyor bu karakterimiz.
Tıpkı onun gibi Lisa karakteri de olmamış. Çok eksik kalmış. Hiçbir derinliği yok. Böyle bir karakteri ya hiç sokmayacaksın filme, ya da hakkını vereceksin.
Başarısız senarist Metin biraz özgün bir karaktere benziyor. Halil Sezai de çok iyi benimsemiş karakteri. Ama o adamın da saçlara ısınamadım gitti. Kazıtsana olm şunları. Sana da yazık, bize de. Ama Metin karakteri gerçekten özen verilerek yazılmış. Barda hep aynı birayı (Efes Dark) içmesi hoş bir ayrıntı. Film yapımcıları tarafından kabul edilmeyen senaryolarını uçak yapıp sokağa atması da biraz daha derinlik katmış karaktere.
Duygu rolündeki Melike Güner'se pek iyi bir oyunculuk çıkaramamış. Zaten karakter arak. Yes Man'deki Zooey Deschanel'i ve tıpkı onun gibi çatlak olan yüzlerce film karakterini hatırlatıyor.
Bunların yanı sıra kapıcı arkadaşımıza da biraz daha vakit ayrılabilirdi.
Duygu'nun sağa sola iliştirdiği notlar da ikili arasındaki aşkı lise aşkına indirgiyor bana göre. "İncir reçeli güzeldir" notu bilinç altımıza filmin güzel olduğunu kabul ettirmek için denenmiş subliminal bir mesaj görüntüsü çiziyor. Tıpkı "Drink Coca-Cola" gibi. Ama ben yemedim.
İyi bir şey yok mu? Var. Müzik seçimi iyi. Gerçi Halil Sezai'nin eline gitarı alıp "İsyeeeaaan" diye bağırdığı sahne gene fazla arabesk, fazla liseli olmuş. Çekim mekanları da olmamış. Bütün film ya yatakta, ya yemek masasında, ya da barda geçiyor. Dışarıdaki sahnelerse genellikle kafelerde. Bütçe sorunu vardı diyeceğim ama bütçe sorunu olsa o 10-15 tane 100'lük rakıyı hangi parayla aldılar :)
Sonuç olarak İncir Reçeli güzel değildir.
O kadar da kötü değildi bence...
YanıtlaSilKötü film görmek istiyorsan Mehmet Ali Erbil'in son dönem filmlerini öneririm. Ha muazzam mıydı? Hayır. Bence idare eder, yani bu zamanı neden ayırdım dedirtmiyor konusu sayesinde... Yazı güzel olmuş bu arada, teşekkürler.
Kendini izlettiriyor. Hatta sıkmıyor da. O konuda sınıfı geçiyor. Ama ben sanatsal değerine değinmek istedim. Çünkü bu filme ciddi anlamda başyapıt muamelesi yapıldı izleyiciler tarafından.
Sil