Eylül 21, 2013

The Dark Knight Rises (2012) - Gotham City'nin En Karanlık Hali



Öncelikle Batman karakterinin sinema perdesindeki tarihine kısaca bir göz atalım. 1940'larda ve özellikle 1966'da çekilen filmler Batman'i, çocukları eğlendirmeyi amaçlayan, sıradan bir çizgi roman uyarlaması yapmıştı. Daha büyük gelirler elde edebilmek için Warner Bros. işi biraz daha ciddileştirmek istedi yıllar sonra. 1985'te yeni bir Batman filmi çekimlerine başlanmaktan son anda vazgeçildi. Hazırlanan senaryo daha sonra yeni yetme yönetmen Tim Burton'a teslim edildi. Tim Burton için de, Batman için de bir dönüm noktası olacaktı 1989'da çekilen Batman.

Tim Burton, Batman'la birlikte bir çok kişinin aklında "karanlık temaların yönetmeni" olarak yer edindi. Batman'se bu son derece ciddi filmle basit bir çocuk eğlencesi olmadığını, yetişkinler için de gayet heyecan verici olabildiğini kanıtladı.

Warner Bros. daha sonra Burton'la bir devam filmi çekmek istediğinde Burton bu isteğe yanaşmadı. Fakat daha sonra kendisine proje boyunca sanatsal özgürlük vaad edilince ikna oldu. Fakat Tim, Batman'in devam filmini çekmek istemiyordu. Yeni bir senaryo yazdırdı. Ne Warner Bros.'un öyküye yerleştirmek istediği Robin'i kullandı, ne de henüz Twoface olmamış Harvey Dent'i. Bunun yerine Penguin ve Catwoman olacaktı filmde. Batman Returns bir devam filminden ziyade bağımsız bir Batman filmi olması rağmen Burton'ın soğuk ve karanlık atmosferi değişmedi.


Batman Returns'ten sonra yönetmenlik koltuğuna Joel Schuhmacher geçti. Warner Bros. ilk iki filmdeki karanlık atmosferi kullanmayıp, çocukların da sevebileceği bir Batman yaratmak istedi. Joel Schuhmacher o gotik Gotham City'ye bir luna park havası verdi. Daha sonra Batman & Robin'de de bu hava değişmedi ve bu iki film Batman tarihinin utanç lekeleri olarak yerini aldı Batman'in filmografisinde.

Joel Schuhmacher'le hayal kırıklığı yaşayan Warner Bros. uzun yıllar yeni bir Batman filmini onaylamadı. Fakat Marvel, X-Men ve Spiderman filmleriyle maddi olarak başarılı olunca DC Comics bir nevi en büyük kozunu oynamak zorunda kaldı.


Yönetmen olarak Insomnia ve Memento'yla harika işler çıkaran, anlattığı hikayeleri yüzeysel bırakmayı sevmeyen Christopher Nolan seçildi. Amaç teknolojik olarak günümüze uyarlanmış ve olabildiğince gerçekçi bir Batman oluşturmaktı.

Christopher Nolan senaryoyu hazırladı ve çekimlere başladı. Sonuç inanılmazdı. Joel Schuhmacher saçmalığıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan film, Burton filmlerindeki ve çizgi romanlardaki Gotham yapısından da farklı, daha çok günümüz Chicago'sundan esinlenmişti. Ayrıca ilk film Batman'in yaptıklarını değil, Batman'in doğuşunu anlatıyordu. Nolan konuyu basit bir iyi - kötü savaşına indirgemektense karakterlerin gelişimini ve hayat görüşünü ayrıntılı bir biçimde anlatmayı seçmişti. Mesela filmin kötü adamı Ra's al Ghul gerçek anlamda bir kötü değildi. Hatta iyiydi. Sadece bu iyiliği fazla radikalleştiriyordu.




Christopher Nolan daha sonra The Dark Knight'la, çizgi roman uyarlamaları tarihinin en iyi filmine imza attı. The Dark Knight, Batman Begins'ten konsept olarak pek farklı değildi. Sadece konusuna biraz daha derinlik katmış, Gotham'daki sınıfsal farklılıklarla ve güce tapan insanlarla dünya sistemimize daha büyük bir eleştiri getirmişti.

Heath Ledger'ın ani ölümünden sonra Nolan bir devam filmi çekip çekmemekte tereddüt etse de sonunda çekmeye karar verdi. Fakat daha çekimler başlamadan serinin bir üçleme olarak biteceğini haber verdi.


The Dark Knight'ta ölmeyen Joker karakteri yeni filmde olmayacaktı. Mantıklı olan da buydu zaten. Heath Ledger'ın performansına yanaşmak hiçbir oyuncu için kolay olmayacaktı ve o performansa ulaşılamasaydı bu büyük tepkilere yol açabilirdi. Joker yerine kötü adam olaran Bane seçildi.

Burada seriyi bir bütün olarak ele alırsak bir sorun var bence. İlk filmde Ra's al Ghul dünyayı dengede tutmak için Gotham'i yok etmek istiyordu. İkinci filmdeyse Ra's al Ghul yenilmiş, Batman, Joker'le kapışıyordu. Joker'sa ne para, ne de herhangi bir ideoloji peşindeydi. Hoşuna gittiği için devlet insanlarını öldüren ve kanunları sayan insanlara zor seçimler yaptıran bir psikopattı. Aslında üçüncü filmde de kötü adam Joker olacaktı fakat bahsettiğim gibi, Heath Ledger'ın ölümü bunu imkansız kıldı. Bunun üzerine finalde bir nevi Batman Begins'e dönüldü ve Ra's al Ghul'un yapamadığını Bane yapmaya kalktı. Böyle bir konu seçmek bana göre The Dark Knight'ı (her ne kadar harika bir film olsa da) gereksiz bir film haline getirdi çünkü Harvey Dent / Twoface dışında devam filmine pek bir katkısı yok.


Peki The Dark Knight Rises'ı diğer iki filmlerden bağımsız olarak ele alırsak...

Filmde Batman'in dışında zaman zaman ön plana çıkan ve konu itibariyle çıkmak zorunda kalan bir çok karakter var. Bunlar Bane, John Blake, Jim Gordon, Catwoman ve Miranda Tate. Hadi Jim Gordon'ı çıkaralım, onu yeterince uzun süredir tanıyoruz. Onun dışında derinlik katılması gereken 4 yeni karakter var bu filmde.


Nolan bu derinlik olayını mükemmel yapmış diyemem ama büyük ölçüde yapmış. Örneğin John Blake'in Batman'in kim olduğunu nasıl anladığını ben anlamadım. Aynı şekilde Bane'in bunu biliyor olmasını da anladım. Tamam, Batman'le aynı yollardan geçmiş olabilirler ama daha doğru dürüst karşılaşmadan bunu nereden biliyor?

Ama nispeten kısa süresine rağmen inanılmaz çok şey sığdırılmış filme ve karakterler de kesinlikle içi boş karakterler değil. Nolan'in serisinde en çok takdir ettiğim şey salt kötülerin olmaması. Kötü adamlar Gotham'i hobi olsun diye yok etmeye çalışmıyorlar. Para ve güç için de çalışmıyorlar. Doğru ya da yanlış, belli bir düşünceleri var ve bu düşüncelerin peşinden gidiyorlar.


Bane'in çok sevdiğim bir repliği vardı mesela filmde.
"Para verdiğin için bana hükmedebileceğini mi sanıyorsun? Senin paranı ve gücünü sadece kullandım. Artık sana ihtiyacım yok."
Başarılı bulduğum bir nokta Gotham'in bu kez kurtulamaması oldu. Batman'in gücünün Bane'e yetmemesi oldu. Gotham cidden yerle bir oldu ve finale kadar dolu dolu umutsuzluk ve karamsarlık aşılandı izleyiciye. Filmin etkileyici müziği de bunda büyük etken oldu.


Nolan bundan sonra hiçbir Batman filmi çekmeyeceğini açıkladı. Zirvede bırakmak en iyisidir diye düşündü sanırım. Fakat Warner Bros. 2015'te yeni bir Batman filminin çekileceğini haber verdi. Konunun tamamen yeniden başlaması saçmalık olur bana kalırsa. Bu kadar etkileyici bir Batman serisini bu kadar kısa bir süre içinde tarihe gömmemeliler. The Dark Knight Rises'in sonu bir devam filmi çekmeye müsait. Üstelik bu temaya çok iyi uyan bir Anarky karakteri var çizgi romanlarda. Neden olmasın?

2 yorum: