"İnsanlar acı çekmeyi, barışa tercih eder."
70ler'in ortasında Akira Kurosawa, Mori Motonari'nin hikayesine meraklanmış, bu konuya bir film çekmeye niyetlenmişti. Mori Motonari 3 tane sadık oğula sahipti. Kurosawa'ysa bu hükümdara alternatif bir hayat çekmeyi düşünüyordu. Ya oğulları hayırsız çıksaydı?
Çoğu insan Ran'ın bir Kral Lear uyarlaması olduğunu söyler. Bu doğru. Ve aslında yanlış. Çünkü Kurosawa Ran'ı yazmaya başladığında Kral Lear'ı düşünmemişti. Hazırlıklar aşamasında paralellikleri farketmiş ve Kral Lear'ın hikayesini de çalışmalarının içine almıştı.
Yazının devamı spoiler içerir.
Yazının devamı spoiler içerir.
Dediğim gibi, Ran sadece bir Kral Lear uyarlaması değil. Zaten Kurosawa da bu hikayenin sadece Kral Lear'dan esinlendiğini ve iki eserin içeriklerinde ciddi farklar olduğunu söyledi.
Önce paralelliklere bakalım.
- İki eser de yaşlanmakta olan bir hükümdarın, ülkesini çocuklarına paylaştırmasını konu ediniyor.
- İki eserde de hükümdarlar bu karara karşı çıkanları sürgüne yolluyor. Kral Lear Earl'i, Hidetora Saburo'yu sürgün ediyor.
- İki eserde de ülkeyi teslim alan çocuklar babalarına karşı geliyor.
- İki eser de bütün ailenin ölümüyle bitiyor.
"Beni Kral Lear'da rahatsız eden, Shakespeare'in karakterlerine bir geçmiş vermemiş olmasıydı. Ben Ran'da Lear'a bir geçmiş vermeye çalıştım." - Akira Kurosawa
İki eser arasındaki farklılıklara gelelim.
- Lear en kötü ihtimalle çok saf bir insan. Hidetora'ysa, amacına ulaşmak için çocuk ve kadınları dahil kılıçtan geçirebilen zalim bir egemen.
- Hidetora'nın oğulları, Lear'ın çocuklarından çok daha güç-fetişisti. Durum çok daha karmaşık bir hal alıyor.
Filmin ana teması kaos. Zaten "ran" kelimesi bildiğim kadarıyla bu anlama geliyor Japoncada. Hidetora, kendi boyunduruğu altında yaşayan insanlara barışı vaad eden bir egemen. Ülkedeki bir birleştirici güç çekilince ve birleşik güç üçe ayrılınca ülke kaosa sürükleniyor. Görevi teslim alan hükümdarlar kendi bencil planları hayata geçirmeyi amaçlıyorlar.
Kurogane Taro'yu öldürdüğünde de ufak çaplı bir kaosa düşüyor. Yengesi Kaede birden çok daha güçlü bir konuma yükseliyor ve kendi intikam planlarında Kurogane'yi kullanmaya başlıyor.
Filmin en dikkat çeken kısmıysa çıkarılan sonuç. Kurosawa'nın diğer filmlerine oranla çok daha karanlık bir finali var Ran'ın. Örneğin Saburo gibi kahramanlar doğru şeyi yapmasına rağmen mutlu olmuyor. Shichinin no samurai'daki Kikuchiyo veya Ikiru'daki Watanabe büyük işler yaparlarken ölmelerine karşın Saburo anlamsız bir şekilde ölüyor.
"Ran'da senaryoyu yazmaya başladığım andan itibaren farklı bir şey anlatmak istiyordum. Tanrı veya tanrılar insanların yaptıklarını izliyorlar ama müdahale etmiyorlar." - Akira Kurosawa
Oldukça dikkat çekici bir diğer unsursa tüfekler. Filmde tüfekler oldukça önplanda. Bunun çok özel bir nedeni var. Kurosawa şu sözlerle özetlemiş:
"Tüm teknolojik gelişim, sadece birbirimizi daha rahat öldürebilmemiz için yapılıyor."
Saburo'nun ölümü de zaten bu mesajı veriyor bir yerde. Büyük kahramanların, çağımızın savaş alanlarında hiçbir değeri yok.
Son olarak Kurosawa'nın çekimler sırasında karısını kaybettiğini ve yas tutmak için sete bir gün ara verdiğini not düşeyim. Kagemusha'nın Kurosawa'ya göre sadece bu filmin kostüm provası olduğunu da not düşeyim.
Kutadgu-Blog+'da daha önce bir Kurosawa yazısı yayınlandığını da not düşeyim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder