Ağustos 28, 2013

The Hobbit: An Unexpected Journey (2013) - Peter Jackson'ın Ortadünyası




The Lord of the Rings'in de, The Hobbit'in de yapımları çok zorlu birer süreç oldu. Özellikle The Lord of the Rings, o güne kadar yapılmış olan en büyük sinema projesiydi. Hatta bu özelliğini hala koruyor bence. Yemişim Avatar'ı. Söz konusu olan 12 saatlik bir yapım. Üstelik making-of filmlerini izleyenler (Filmlerin özel Blu-ray versiyonlarında toplam 26 saatlik kısa filmlerden oluşuyor)  bu projenin ne kadar ayrıntılı olduğunu daha rahat anlayacaktır.


Peter Jackson, Yüzüklerin Efendisi'ni gençliğinde okuduğunda "bunun kesin filmini çekerler yakında" demiş kendi kendine. Yıllar sonra yönetmen olduğunda filmin hala çekilmemiş olduğunu gördüğünde eline kağıdı kalemi alıp kendi başına çekme hayallerine başlamış.



İlk düşüncesi bir üçlemeydi. İlk film Hobbit'i, ikinci film Yüzük Kardeşliği ve İki Kule'yi, üçüncü filmse Kralın Dönüşü'nü kapsayacaktı. Peter Jackson'ın yapımcısı Harvey Weinstein, Hobbit'in film haklarını United Artists'ten alamayınca Jackson'ı sadece Yüzüklerin Efendisi'ni uyarlaması için ikna etti.

Jackson eşiyle birlikte kitapları aşırı derecede kısaltmaya ve senaryolaştırmaya başladı. Filmin yapımcılığını Miramax üstlenecekti. Ama projenin büyüklüğünü fark ettiklerinde masrafların altından kalmayacakları için Jackson'dan tek film çekmesini istediler. Kitapların asla tek bir film olamayacağına inanan Jackson'sa bu teklifi anında reddetti ve tüm proje askıya alındı.




Projenin durdurulmasının başka bir nedeni olarak Miramax'ın Disney'e ait olması gösteriliyor. Tolkien, eserlerin film haklarını, ölümünden sonra Disney'in eline geçmemesi için çok erken satmıştı. Ayrıca vasiyetinde de eserlerinin Disney'le ilişkilendirilmemesini talep ediyordu.

Yeni bir yapım şirketi arayan Jackson, New Line'la görüştü. New Line filmin yapımcılığını üstlenmeye sıcak bakıyordu. Ama onlar da 'iki film' fikrine soğuk baktılar. Bu proje üç filmlik olmalıydı. Dolayısıyla bitmiş olan senaryo çöpe atılıp üç adet yeni senaryo hazırlanmalıydı.




Yapım öncesi hazırlıklar devam ederken, Jackson, Shire'ı tasarlattı ve çekimden bir yılı aşkın bir süre önce Shire setinin yapımına başlandı.


The Lord of the Rings, her anıyla harika bir film. Manzara çekimleri olsun, müzikleri olsun, sürükleyiciliği olsun. Ve hobbitleri izleyip Shire'daki hayata imrenmemek elde değil. Onların dostluklarını gördüğümde onlardan birisi olmak istedim. Büyük dostluklar küçük şeylerle oluşur tarzı sözler var ya, o küçük "şeyler" hobbitlerden başka bir şey değil. Mery ve Pippin'in birbirlerine olan bağlılığı ya da Samwise'ın Frodo için göze aldıkları inanılmaz.




2005 yılında Peter Jackson, New Line'a, The Lord of the Rings üçlemesinin gösterim sonrası gelirlerinden kendisine ait payı alamadığı gerekçesiyle dava açtı. Jackson, New Line'ın Hobbit'i yine de çektireceğini düşünüp dava işini yeni projeye başlamadan bitirmek istemişti. New Line'sa Jackson'ın istediğini yapmadı. Jackson'ı proje ekibinden çıkardı. Bunun üzerineyse film haklarının sahibi olan MGM, "Jackson yoksa biz de yokuz" diyerek projeyi durdurdu. 2007 yılında New Line, Jackson'la arayı tekrar yaptı ve kendisini yürütücü yapımcı olarak ekibe alıp 150'şer milyonluk bütçeye sahip 2 film duyurdu.


Bu aşamada Peter Jackson, yönetmenliği üstlenmek istemiyordu. Yönetmenlik koltuğu için Guillermo del Toro belirlendi. Ön-yapımdaki zorluklardan dolayı gösterim tarihi sürekli ertelenmeye başlayıncaysa del Toro projeden ayrıldı ve Jackson tükürdüğünü yalayarak yönetmenliği üstlendi.




Çekimler esnasında The Hobbit'in üç filmi kapsayacağı duyuruldu. Doğal olarak bu duyuru hayranları ikiye böldü. Benim de dahil olduğum bir grup "Fazladan 3 saat Ortadünya. Ne güzel" diyor, diğer grubunsa Jackson'ın filme yapacağı eklentilerden şikayetçi. Çünkü The Lord of the Rings'teki Jackson eklentileri pek beğenilmemişti. Örneğin Saruman'ın ölümü ya da Aragorn'un ve Faramir'in karakteri hafiften sırıtıyordu hikaye içerisinde. Ayrıca Jackson'ın Silmarillion'un film haklarına sahip olmaması, o eserden tek bir satırı dahi kullanamayacağı anlamına geliyordu.


Ama benim endişem daha farklı bir yöndeydi. Yüzüklerin Efendisi çok değiştirilmişti. Sinematografik açıdan bu değişikliklerin bir kısmı gerekliydi. Bir kısmıysa Jackson'ın kişisel fantezilerinden ibaretti. Ama bir esiri böylesine değiştirmişken, diğerini hem kitaba sağdık, hem de The Lord of the Rings'le tutarlı bir şekilde çekmek epeyi zor. The Lord of the Rings'in ön hikayesinde (Cate Blanchet'in anlattığı) Bilbo'nun yüzüğü buluşuyla The Hobbit'te Bilbo'nun yüzüğü buluşu arasında farklar var. Çok önemli değil gerçi bu.




Ama The Lord of the Rings'te başlayan ve The Hobbit'te de devam eden bir Gandalf saçmalığından bahsedebilirim. The Lord of the Rings'in başında Gandalf Shire'a geldiğinde Bilbo'nun 111 yaşında olmasına rağmen hiç yaşlanmamış olmasına şaşırmıştı. The Hobbit'te Bilbo'nun yüzüğü bulmasının hemen ardından bu şüpheciliğini devam ettiriyor ama 60 yıl boyunca bu kadar şüpheci olmasına rağmen yüzüğün Bilbo'da olduğunu çözemiyor. Ama belki de bu sorunun cevabını diğer iki filmden birinde alacağız.


Çünkü kurgu oldukça başarılı. The Lord of the Rings'in başında, The Hobbit'i okumayan birisi için anlamsız olan Gandalf - Frodo muhabbeti, An Unexpected Journey'de anlam kazandı. Sanki Jackson başından beri The Hobbit'i çekeceğini biliyormuş gibi. 




The Hobbit: An Unexpected Journey, neredeyse 3 saatlik bir film. Çok da güzel bir film. İnsan koltuğuna oturur oturmaz kendini Ortadünya'nın büyülü atmosferinde buluyor ve çıkmak istemiyor. Samimiyetimle söylüyorum, film bittiğinde "Hassiktir lan, bizim dünyaya döndük" dedim.


An Unexpected Journey'in başarısız olduğu noktalar da var tabi. Örneğin Jackson'ın senaryoya eklediği Radagast olmamış. Olmuş aslında. Eğlenceli bir karakter. Ama cücelerin bir kısmının zaten eğlenceli karakterler olmasından dolayı bir de Radagast eklenince öyküye, filmin tamamı biraz sulanmış gibi geldi bana. Sahip olması gerektiği ciddiyete sahip olamıyor tüm bu komik karakterler yüzünden. The Lord of the Rings'te o denge çok iyi sağlanmıştı. Eğlenceli diyebileceğimiz sadece Mery, Pippin ve Gimli vardı. Ama The Hobbit'te, eğlencenin dozu fazla. Gollum'a bile bir tatlılık katmaya çalışmış Jackson.




Filmin en başarılı olayıysa tıpkı The Lord of the Rings'teki gibi, manzaralar ve müzikler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder