Bir Veda Havası
Yazın
bunalımından kışın yazı özleten buhranına geçerken kuzey yarım kürede
zaman, çok bilindik ama her seferinde ağzı açık bırakan bir şölenle
başladı. Bilindik bütün adları hüznü çağrıştıran sonbahar hiçbir şairin
yazamayacağı güzellikteki bir şiir gibi içimize akıyor. Üstümüzde bizi
sonsuzluğa inandıran gökyüzü mavi elbisesini üzerine geçirdiği günlerde,
binbir renkteki elbisesini giyen doğa tarifi imkânsız bir güzellikte
karşımıza çıkıyor.
İnsanın aklına sonsuzmuş gibi gelen koyu
mavi gökyüzü, altındaki her şeyi bir annenin şefkatiyle kucaklar sanki.
Yeşil, sarı, turuncu, kırmızı, kahverengi ve bunların belirli bir oranda
karışımı olan tonlarda renklere sahip yapraklar bizi yeniden doğuma
inandırmaya çalışırcasına, baharda yeniden doğacağına inanmanın verdiği
huzurla dökülür yollara, banklara, nehir kenarlarına ya da eski bir evin
çatısına.. Kayın, kestane, gürgen, ıhlamur, akçaağaç, karaağaç, meşe ve
kızılağaç yavaş yavaş çıkarır
elbisesini. Çayırlar yamaçları çepeçevre kuşatmıştır, fakat onların da
ilkbahardaki gençlikleri kalmamıştır. Bazı küçük ağaçlar sanki
sıkıntılardan kurtulmak için, daha huzurlu olmak için çoktan
yapraklarını dökmüştür bile. Bazıları da “inat da bir murattır”
dercesine hala yılın ilk karını beklemeye yemyeşil kalmaya devam eder.
Dünyanın, büyük metropollerin, şehirlerin hatta kasabaların tüm
gürültüsünden, pis havasından ve kurşun rengi dünyasından oldukça iyi
gizlenmiş bir yerde, kadınlar, erkekler, çocuklar, inekler, köpekler,
kediler, kuşlar, ismini bildiğim ve bilmediğim tüm böcekler, kelebekler,
diğer yaşayan, hisseden, hayatta olan, nefes alan, ılık havayı tüm
hücrelerine kadar soluyan her canlı varlık, yağmurun tozunu sindirdiği
toprak yollar, şuursuz taşlar, musluğu damlatan beyaz badanalı tüm hayır
çeşmeleri, üzerine daha keskin gölgeler düşmeye başlayan dere; nasıl
bir umut, hoşnutluk, memnunluk, minnet ve dinginlikle karşılıyor bu
değişimi görmeli.
Bu devinime tanıklık etmek için gün ışırken
çıkmak lazım yola. İnsan elinin son değdiği yere bütün fazlalıkları
bırakıp bulduğun ilk keçi yolundan dalmalı ormana. “Yaşıyorum çok şükür”
diyebilmenin saadetiyle bütün her şeyi tüm ayrıntısıyla
hissedebilmeli..
Doğa veda ediyor, yeniden doğmak için.. Şarkısına eşlik etmeli... Hayde

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder