Ekim 07, 2013

Take Shelter (2011) - İçimde Kötü Bir His Var Curtis


Yaklaşık 4 aylık film orucumu Take Shelter ile bozdum, pek de iyi oldu yahu. Haydi biraz hakkında konuşalım.


Filmin senaryosu ve yönetimi Jeff Nichos'tan. Senaryoyu yazan yöneten aynı olunca nasıl estetik bir iş çıkarmış bir kez daha gördük.

Delilik, paranoya hakkında birçok film çekildi. Birçoğunun sonu bizi şaşırttı. Bu filmde de görece sürpriz fakat görsellik ve işleniş yönünden nazarımda tartışmasız estetik bir sonla karşı karşıyayız.

Film genel itibariyle Curtis'in paranoyak gidiş-gelişleri üzerine. Çoğu zaman bu tip filmler izlerken aklımızda belli bir yargı oluşur ve bunu çoğu zaman film ilerledikçe destekler. Take Shelter'da bunu başarabildiğimi ya da filmin bana bunu başarma şansı verdiğini söyleyemeyeceğim. Baş kahraman Curtis'in rüyalarının/halüsinasyonlarının onun cidden bir hasta olup olmadığına işaret edip etmediği konusunda film sonuna kadar şüphe içinde yaklaştım. Bunun bir nedeni yönetmen Jeff Nichos'un karakterlere yaklaşımı. İzlerken 3. göz olduğunuzu hissediyorsunuz. Yalın bir anlatım var. Ve bu yalın anlatım içerisinde bir aile var. Curtis de bu ailenin babası. Düşünün ki bu adam yaklaşan bir fırtına olduğunu hissediyor, bununla ilgili rüyalar zaman zaman da halüsinasyonlar görüyor. Gördükleri çoğu zaman bizi geriyor. Pek tırsmayan beni bile. Sonrasında bu rüyalar öyle bir gerçeklik kazanıyor ki onda, -sözde- yaklaşan fırtınadan ailesini korumak için bir sığınak inşa ediyor. Hem de bunun için ailesini birçok yönden zor durumda bırakmayı göze alarak. Peki ya bunlar doğru değilse? Ya da doğruysa? İşte bu sorunun cevabını arıyoruz film boyunca. Beni şüphede bırakan daha çok ailesiyle olan ilişkisinde Curtis'in baba rolü oldu. Akli dengesi hakkında mantık ve duygu yönünden kararsızlıklar yaşadım. Zaten konu itibariyle fazla aksiyona açık bir film olmadığından bunun işlenişi bence sonda verilecek olandan daha önemliydi ki film bunun hakkını çok iyi veriyor. Delilik ve denge arasındaki o ince çizgide kalıyorsunuz. Tıpkı Joker'ın dediği gibi: Madness is like gravity. You just need a little push. (Delilik yerçekimi gibidir. Gereken, sadece biraz itmek.)

Filmde eleştiriler de yok değil hani. Toplumun Curtis'e yaklaşmı, "deli kimdir" sorusuna psikolojinin "normalleştirme" ile sözde tedavileri ile cevabı, soyutlanma, etiketlenme, gibi konular da inceden sızdırılmış. Öyle ki bazen Curtis'e "yahu adam deli" dediğiniz yerde sırf o insanlarla aynı fikirde olmamak için Curtis tarafına geçiyorsunuz. Bunun yanında Curtis'i canlandıran Michael Shannon olunca onunla birlikte dalgalanıyorsunuz da.

Artık sonrası spoiler olur. Paranoyalara ilginiz varsa, Curtis'in paranoyayla örülü karanlık zihninin bir nevi simgesi olan Sığınak'ının kuruluş öyküsünü izleyin derim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder